selam, naps.
yeni bir seri oluşturuyorum, "ben bu hafta ne yaptım" serisi. bir nevi ölümsüzlük çabası. hepimizin amacı bu değil mi, iz bırakmak bir yerlerde, birilerinde, bir anda. işte ben de tam olarak bu kaygıyla olmasa da içimde bir yerlerde kesinlikle tam olarak bu kaygıdan mütevellit yazmaya başlıyorum.
içinde bulunduğum son 8 buçuk-9 aylık süreç herkesi olduğu kadar beni de sağlam ırgaladı. hayattaki amaçlarıma ilişkin motivasyonumu kaybetmeye çok yaklaştım diyebilirim. bu sebeple haftalarımı kayıt altına almanın bir çare olabileceğini düşünmeye başladım. eğer her pazar bu bilgisayarın başına oturup yaptıklarımı yazıya dökersem kendimle de yüzleşmiş olurum ve işte eksiklerimi fazlalarımı görüp gayrete gelirim belki filan.. umarım bu hemen sönen bir heves olmaz ve motivasyonumu geri kazanmamda etkili olur.
gelelim geçtiğimiz haftaya..bakalım neler olmuş:
30.11.2020 pazartesi: tam anlamıyla sevgilinin koynunda geçen hayattan çalınmış bir aşk icra etme günüsü. birileri görüntülü aramayla 3. yıllarını kutlarken biz de 50. günümüzü koyniş koyniş geçirdik, bi' arkadaşımız aşkımızı bastı ama olsun (hahaha). bana küpe ve kolye almış bir taşı sevdiğimi söyledim diye, düşüncelere bak, iyi ki de var biri. akşamleyin blush içtik. çok aşığım be blog, anlarsın beni az çok.
01.12.2020 salı: klasik bir mesai günü. ales iptal oldu. cuma günü iü'ye gitmeye karar verdim, o da gelecekmiş benim birtanem. yemek yapmaya başladım ufaktan, börek yaptım bugün. aşk üzerine diye bir kitap okuyorum.
02.12.2020 çarşamba: klasik bir mesai günü. aşk üzerine'ye devam ediyorum. regl. akşam adobe connect eğitimi veriyorum. babamın ateşi çıktı, teste gitti.
03.12.2020 perşembe: klasik bir mesai günü DEĞİL. iki kara kediyle kahvaltı ettim. aylardır beklenen sözleşmeler geldi. babam ve teyzemin testleri negatif çıktı. iki haftadır derslerini verdiğim hoca taburcu oldu. haftada iki gün işe gidilmesi kararı alındı. bölüm başkanı bize yemek ısmarladı. adobe connect eğitimi devam etti ama kimse gelmeyince iptal ettik. cookie'sini beğendi birinin, kıskandım.
04.12.2020 cuma: bugün iü'ye gideceğiz. revani yaptım, ilkini yaktım, davul fırının azizliği. ikincisi güzel oldu. peşi sıra karşılıksız aşık olarak baktığım üniversite koridorunda el ele yürüdük. hava çok güzeldi. süleymaniye'nin bahçesinde yanımdaydı, akşam güneşi yüzüne vuruyordu ve gözleri balımsıyordu. balımsamak, öyle gerçekten. eminönü'ye yürüdük, loto almadık, en az herkes kadar güvenmiyoruz sanırım, zenginlik umudumuzu bile aldılar, ne kötü. her yer kapalı, ito'nun önünde ayakta dürüm yedik ve kahve içtik. coffeetopia'nın kahvesi güzelmiş sahiden.. gül ve papatya kolay çiçeklermiş, o öyle dedi; bu fikrine katılmıyorum.
05.12.2020 cumartesi: tel şehriye çorbası yaptım. bir ana tencere yemeği ve pirinç pilavı da yapabilirsem bu yemek bahsini komple çözmüş sayacağım kendimi, zira çorba da çok güzel oldu haaa-ha. babamla atıştık, klasik.. sebep de deprem olursa istanbul'un mahvolacağını söylemem, yalan değil ama bazı kötü gerçekler duyulmak istenmiyor sanırım. aileyle aralıksız geçirilen süre maksimum 24 saat olmalı, ötesi zulme giriyor. 9 kere leyla'yı izledim, 5/10, müzikler güzeldi, tiyatro sahnesinde izlesem daha çok zevk alırdım muhtemelen ama film sarmadı. yarım kalan aşklar'ın ilk bölümünü izledim, fena görünmüyor, belki devam ederim.
06.12.2020 pazar: bugün de annemle atıştım. canım geç uyanmak istedi, ama ben kalkmadan kahvaltı yapmalarını değil. şımarık olmam konumuz değil, 24 saatin yeterli olduğunu söylemiştim. neyse ki karantina bugün bitiyor. yarın kargoya gideceğim.
haftaya görüşürüz, muç.
-tuğçe (yumuşak g ile).
dinlemek için: https://open.spotify.com/episode/0BSh3jJ9EBxidI0KVm3vRP?si=F2bcnEbyTKuT0MDH3V-7YA