Kafamızda kurduğumuza mı karşılaştığımıza mı âşık oluruz? Âşık olacak olduğumuz ideal tip ilişki yaşadığımız kişide mi saklıdır yoksa karşılaştığımızı tasarladığımıza yontmaya mı çalışırız?
-Her Filmi-
Her filmi malumunuz baş roldeki adamın bir yapay zekâya âşık olmasını konu alır. Adamın hali hazırda bir ilişkisi yoktur bir gün telefonuna Siri gibi bir yapay zekâ programı kurar ve yapay zekâ öylesine gelişmiştir ki adamın zevklerini hayatını takip eden programlayan yapay zekâ bir süre sonra onunla sanal bir cinsellik geliştirebilecek boyutlara varır. Adam bu programa âşık olur program tamamen adamın ondan beklentilerine göre tasarlanmış onun isteklerine göre sunulmuş bir nesnedir. Bedeni ruhu kalbi olmayan bu yapay zekâya adamın âşık olmasının en temel sebebi âşık olmak için idealize ettiği karakteri programın ona verebiliyor olmasıdır. Bunun yanı sıra gelen günümüz toplumunun daha fazla bireysellik daha fazla özgürlük ve maliyet hesabı yapıldığında kârlı olunanın seçildiği tüketim zihniyeti yönünü de barındırır.
-Sevmek Zamanı Filmi-
Sevmek zamanı filminde baş roldeki adam bir kadının fotoğrafına âşık olur günler boyu o fotoğrafı izler onunla dertleşir. Fotoğraftaki kadının gerçeğiyle karşılaştığı noktada "Sen resmin değilsin ki. Resmin benim dünyama ait bir şey. Ben seni değil, resmini tanıyorum. Belki sen benim bütün düşüncelerimi yıkarsın" "Hayır, hayır istemiyorum seni. Benim dünyama girmeye kalkma. Sonra merhametsizce yıkarsın onu. Resmin benim kendimden bir parça. Bırak ben onu seveyim. Sen sevmek isteme beni. Senin ellerini tutmak istemiyorum. Sonra çekersin o ellerini benden. Ben resmine aşığım, ölünceye kadar da onu seveceğim" cümleleri filmi özetler niteliktedir.
Bir kafamızda tasarladığımız ideal aşk tipi vardır, bu bir surettir; bir de aslı vardır. Suretle kurduğumuz ilişki kendi dünyamıza dair kendimizden parçalar, hayaller, istekler, beklentiler barındıran bunları karşılayan ideal bir tipken suretin aslı karşılaşmayı ve karşıdakinin dünyasını da gerektirir. Kafamızda kurmuş olduğumuz o ideal tipe/surete aşk duymak kolayken başka bir dünyayı kendi dünyamızın içine alıp onunla kurduğumuz kesişim kümesinde aşk yaşamak zor olandır. Karşılaştığımız dünya belirsizlikler barındırır, merak gerektirir, çözmemiz gereken soruları getirir, çaba ister. Oysa kendi dünyamız kendi içimizde halledebileceğimiz belirlilikler barındıran daha berrak bir dünyadır.
Kolaya kaçmadığımız, karşılaşmadan doğan dünyayı hayatımıza katabildiğimiz aşkla kalabilmek dileğiyle...