1 Temmuz 2019 Pazartesi

mülkiyet ilişkileri ve aşk

Birine duyduğumuz aşk bizi onu sahiplenmeye iter mi, sahiplik aitlik nedir, sınırları nelerdir? Sahiplik, aitlik, özgürlük bireysellik aşkın neresindedir?

"Aşkın başlangıcı hayranlıktır.
Sonrası ümit...
Sonra şüphe doğar.
Aşık hayranlıktan usanır.
Sahip olmak ister, emin olmak ister.
İlgisizlik görür, soğuklukla karşılaşır." diyor Cemil Meriç. Sahip olmak bir eminliği beraberinde getirdiği gibi aşktaki bunca netlik kişide sadece bir eminlik yarattığıyla mı kalır yoksa zaten artık arzuladığı o şeye sahip olduğu için onu hayranlıktan uzaklaştırıp yeni arayışlara mı iter? Belki de o emin olmayıştır aşığı orada tutup hayranlığı sürdürmeye, o gizemi aramaya iten. Arzulananın orada olduğunu ve ona sahip olabileceğimizi bilmek büyünün kaybolmasına yol açabilir. İnsan bencil bir varlık olduğundan günün sonunda düşüneceği yine kendisidir, sahip olma isteği de bencillikten doğar ama getirdiği sonuç ait olanın arzulanan şey olmasına zeval getirir.

Prof.Dr.Cengiz Çakmak "Sevgi de dostluk da tahakkümü kaldırmaz. Her tahakküm sonunda isyana yol açar. Sevgi malik olmak ve hükmetmek değil tam aksine bir mülksüzlük ve hükümsüzlüktür." der. Sevgi belki sevilenin her anının bilgisine hakim olmak istemektir, meraktır ama bunun tam anlamıyla gerçekleşemeyeceği de bir gerçektir. Birine sahip olduğumuzu düşündüğümüzde yanılırız. Bunu bencil bir şekilde isteriz ama bu tam anlamıyla gerçekleşemeyecek bir istektir. Birine sahip ya da ait olmayı dayatmadığın halde karşılaştığın sevgi gerçek sevgidir. Her şeyi yapabilir bireysel özgürlük alanı var ama ona rağmen seni seçiyor ve seviyorsa işte odur sevgi, diğeri olsa olsa köleliktir.

"Sevmek dokunmaktır." Erich Fromm demiş. Sevgiyi oluşturan yegane unsur dokunmak olamaz. Yalnızca dokunmadan türeyen duygu arzulamaktır, sevgi değildir. Sevgi içerisinde arzuyu da barındırır ama bundan ibaret değildir. Dokunma karşındakinin sınırlarına girmek ona dahil olmaktır, onla karışmaktır. Tek taraflı bir şey değildir bir insana dokunduğunuzda o da size değer. Tıpkı sadece denize girmediğimiz ve o esnada denizin de bizi içine aldığı gibi. Yani dokunurken aynı anda hem sahip hem ait oluruz.

Sonuç olarak aşk arzulanan şeye bencil bir biçimde sahip olma isteğini beraberinde getirse de sahip olmaya en yakın olduğumuz dokunmakta dahi ancak hem sahip hem ait olabiliriz. Gerçek aşka ulaşacağımız tek yolsa tüm özgürlüğü ve bireysel alanı içinde insanın sevebiliyor olmasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ben bu hafta ne yaptım vol.4

28.12.2020 pazartesi: sonunda iki haftadır planladığımız gün geldi, doğum günü sürprizi günü. rus salatası ve dereotlu poğaça yaptım. hediye...